ALLAH ve ABDULLAH

Bütün ilimlerin başı Allahı bilmektir prensibiyle inşallah dil döndüğünce en önemli olayı yazayım.

Hu dediğimizde zata işaret ederiz.

Zat dediğimizde bilmemiz gereken en önemli konu onun için; sağ-sol, Ön-arka, Alt-üst, Olamaz.

Onun için yer mekan da olamaz.

Bunları göz önüne alarak devam edelim.

Mutlak hüvviyette tüm subuti sıfatlar ve esma ül hüsna diye işaret edilen manalar kendi zatında gizliden kasıt, yoktu manasına değildir.

Buradaki yanlış anlaşılmaya mahal vermeyelim.

Bir örnek verelim…

Lütfen manayı alın örneği çöpe atın.

Bir ressam hafızasında bir resim düşünür tüm renkleriyle ve teferruatıyla…

O resim projesi ressamın beyninde gizlidir.

Ne zaman ki kağıda döker, O zaman gizli proje açığa çıkar.

Şimdi konumuza dönelim…

Tüm manalar onda gizliydi yani vardı ama etkileşime girmemişti.

Mutlak hüvviyet istedi ki, o manaları seyr etsin.

Bu istek oluştuğu anda Allah ismini kendisine uygun gördü ve zatına ayna yaptı.

Mutlak benlik, Allah ismiyle isim alıp gizli hazineyi seyr edince, Önce ilim sıfatıyla kendisinde ki tüm manalara nazar etti…

Allahın en büyük sıfatı tüm manalara hayat veren ilim sıfatıdır.

Diğer Subuti sıfatları, ilim sıfatıyla kendisinde hayat bulan irade, kudret, kelam, semi, basar birde tekvin dir.

Mutlak huvviyet gene kendi ilminde seyre başladı Allah adı altında.

Yani kendisindeki gizli hazineyi seyr eden mutlak huvviyet, Kendisine Allah ismini seçti.

Bu isimdeki; Elif ا mutlak zata işaret eder.

İlk lam ل mutlak zatın kendisinden açığa çıkarttığı sıfatlara işaret eder.

İkinci lam ل sıfatların açılımı olan ve esma ul hüsna diye bize sunulan manalara işaret eder.

Sonundaki Ha ه ise, melekut alemiyle başlayan ve birbirleriyle etkileşime başlayan efal alemine işaret eder.

Yani الله ismi bir işarettir ve zatın kendi seyr alemine verdiği en büyük ve özel isimdir.

Yani bir ilah-tanrı ismi değildir.

Dikkat edersek…

Kelime i Tevhit LA İLAHE diye başlar.

İlah, Allahın isimlerinden değildir.

Çünkü sadece İLAH kelimesinin başında LA-HAYIR geliyor ama herhangi bir diğer esmaların başında asla LA gelmez.

Diğer tüm isimler onu ayrı yönleriyle tarif eder.

Ama ilah onun hiçbir yönüne işaret etmez.

“Hu adıyla işaret ettiğimiz mutlak hüvviyet” kendi seyr alemini sembolize olarak الله adını seçti.

Çünkü bu isim onu en iyi tarif eder.

Sonra etkileşim başladı.

Sayısız manalar melekut adı altında sayısız varlık oluşturdu.

İnsan Allah halifesidir dediğimizde,

Yani…

Allah adının başına “abd-kul” bırakılarak yani Abdullah olarak şöyle düşünürüz.

Zata ile işaret ettiğimiz elif ا gibi, insanın asla görünmeyecek bir hüvvüyeti vardır.

Ama bu hüvviyet sanal benliktir ve asıl benliğin hükmü altındadır.

Birinci lam ل tıpkı Allah adında olduğu gibi insanın sıfatlarını tarif eder ama Allahın sıfatlarının hükmü altındadır.

Allaha nazaran yani mutlak hüvviyetin kendisinde ki seyre nazaran, kısıtlı ve bağlı bir hayat ilim irade kudret semi kelam ve tekvin yaşamını verir.

İkinci lam ل gibi de, bir çok mana düşüncemiz de canlandırır ve bunları fiiliyata doğru yönlendiririz sınırlı ve Allaha bağlı bir şekilde.

Ve Ha ه gibi sürekli dönüşen fiillerimiz sınırlı bir şekilde zuhur eder.

Yani Allah halifesiyiz Yani hu ismiyle işaret ettiğimiz mutlak hüvviyetin açılımının benzeri İnsan adı altında toplanmıştır.

Nerde var olmuş???

Gene mutlak benliğin ilk kendisine tecelli ettiği ilmin içinde.

Yani tüm seyr ettiğimiz alemler Allahın ilminin içinde.

Allah mutlak zatın gizli hazineyi açtığı ilk anda kendisine verdiği özel isimdir.

Asla hiçbir dile tercümesi olamaz.

Sonra Rahman gelir yani tüm esmalar açılır.

Sonra rahim gelir yani esmalar terkip şeklinde melekleri ve diğer varlıkları oluşturur.

Yorum yapın