ZULÜM EDENLER HAKKINDA KISA BİR RÖPORTAJ…

Soru- Size çok kez sorduğum bir şey var. Zalim kim hani bu bombaları yağdıran?

Cevap- Nisa suresi 79. ayete bakalım: “Sana iyilikten ne isabet ederse, Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir (nefsinin arzusuna uymandan).” Olayı çözmek için nefsimizi iyi tanımamız gerekir. Yoksa döner dolaşır aynı yerde dururuz. Bizim nefsimiz, Allah isimleriyle işaret edilen manaların bir tutam nurun içeriğinin açılımının içeriğinden birer şuleler şeklinde yayılan nur zerreciklerinin üzerinde işlenen nakışların bileşkeler şeklinde oluşur. Nefsimizi yöneten, bağımsız olan ve hatta her insana dahi verilmiş olan ilim, irade ve kudret başta olmak üzere tüm sıfatlarla yaratım şeklinde muttasıf edilen bizlerin, öz hüviyetimizi fıtratla uyumlu yaptığımız oranında nefsimizi paklar ve öylece Allah’a yaklaşırız.

Soru- Her insanda tüm isimlerin nakşı aynı mı çıkar?

Cevap- Hayır her insanda aynı çıkmaz. Bizde Allah ismiyle paralel oranda açığa çıkan kuvveyle alakalı fiil Allah’tandır deriz. Allah ile paralel olmayan ve kuvvenin sınırlı oranda açığa çıktığı kuvvenin oluşturduğu fiilde nefsindendir denir. Senin nefsinden. Çünkü her insana verilen bir sanal nefis veya benlik vardır. Elbette her ne kadar nefsinden de oluşuyorsa da, nefsinin mahiyeti Allah’a yani mutlak hüviyete ait olduğu için, Allah tandır her şey deriz. Ama çıkış mahalli sanal benlik yani yaratılan nefis olduğu için kötülük nefistendir denir.

Soru- Nefis mesul müdür?

Cevap- Evet mesuldür. Çünkü eline verilen ilim, irade ve kudret başta olmak üzere tüm sıfatlarla yaratım şeklinde muttasıf edilen bizlerin, yaratım sıfatlarımızı çalıştırmayıp nefsini Allah boyasıyla boyamamıştır. Yani sanal nefsini gerçek nefis ile özdeşleştirmemiştir. Özdeşleştirme kuvvesini harekete geçiren sıfatlar elindedir. Yoksa dünya anlamsız kalırdı.

Soru- Zalim kim? hani bu bombaları yağdıran mesul değil mi?

Cevap- İnsanların üzerine haksız olarak savaşlarda bombaları yağdıran mesuldür. Çünkü kendisine verilen sıfatları çalıştırmayıp nefsini terbiye etmemiştir. Nefsini Allah boyasıyla boyamamıştır. Halifesi olduğu Allah manalarını nefsinde diriltmemiştir. Nefsine hakaret edip zulümatta yani karanlıkta bırakmıştır. Zulümatta kalan nefis özünden mahrum kalır ve şuursuzca hareket eder. Bombaları yağdırarak kendisinin güvene gireceğini zanneder. Ve nefsine zulüm eder. Çünkü nefsini Allah’tan mahrum bırakmıştır. En büyük zulüm budur ve azabı da en büyük azaptır.

Soru- Zulmedilen nasıl davranmalıdır?

Cevap- Zulüm edilen nefsi müdafaa etmelidir. Gücü yettiği kadar direnmelidir. Gücünü aştığında ise, masum masum Allah’a gözünü dikmelidir. Tıpkı Abdulmuttalib ve ebrehe olayı gibi, boynunu bükmesi sonucu üzerine sürülen fil dahi olsa, Allah ebrehe kuşunu gönderir ve zalimî helak eder.

Soru- Herkesi sevmek mümkün mü?

Cevap- Evet herkesi sevmek mümkündür. Herkesin varoluş noktasını müşahede eden kişi, herkesi sevmeye başlar. Ve tüm hakkını herkese helal eder. Lakin kamuya dokunanı ise susturmak suretiyle hakkını eda eder. Bu dahi sevgiden ötürüdür.

Soru- İnkâr eden kim?

Cevap- İnkâr eden sıfatlarla muttasıf olarak donanan sanal benliktir. Çünkü kendini bağımsız birim gibi kuvvesi vardır ve kuvveyle inkâr eder.

Soru- Bütün fiilleri yaratan dilediğini yapanı hor göremeyiz o zaman?

Cevap- Bizi ve fiillerimizi yaratanı hor göremeyiz. Lakin bir birim olumsuz fiil ortaya çıkarırsa da, o olumsuz şeyi ortadan kaldıracak vasıtayı ortadan kaldırabiliriz. Bu da Allah’ın üzerimizdeki hakkıdır.

Yorum yapın