PERDE KALKAR MI?

“Perde kalkınca ne sen kalırsın ne de ben” sözü günlük kullanımda kullanıldığı gibi, perdeyi kaldır herkesi yok et anlamında değildr…

Ya nedir???

Olay şu…

İnsanın iki yönü vardır; biri gündelik dil, diğeri ise içsel dili.

Kendi aramızda kullandığımız dili, kendimizle Allah arasında kullandığımızda, olay anlaşılmaz oluyor.

Zira, Allahın misli dengi benzeri yoktur ki insan üzerinde verilen şemalardan yola çıkıp onun ne olduğunu çözelim.

Madem öyle, o zaman olaya başka bir perspektif ile bakmak zorundayız…

O da şu…

Buradaki perde, Kıyamette hesap anında azıcık aralanacak ve sonra bizim BEN”lik perdemiz tekrar inecek ve bu perde sonsuza kadar olacaktır.

Peki perde azıcık aralanınca ne olur?

İşte o zaman kişinin nefsi ve nefsine uzanan rububiyet bağı arasındaki tüm sınırlar kalkacak ve kendi Rububiyet dairesi ile rabbul erbab arasındaki tüm yanlışlıkları tek tek görecektir.

Öylece nefsi karar vermeye başlayacak…

Ben şurada doğru yaptım, burada yanlış yaptım derken, peygamberlerin hitabının rabbul erbab ile kişisel rububiyet alanının uyumu için olduğunu, uymakla kurtuluşun olacağını hayretle seyreder.

İşte burada benlik perdesi çok çok incelecek ama gene de kalkmayacak.

Öylece hakkına razı olacak….

O zaman perde kalkması nasıl olur?

İşte perde kalkması ancak zihnen bir seyirle kalkar ki, bu seyre ZATİ SEYR ZEVK HALİ diyebiliriz.

Bu sadece bir zevk hali olur ki, normal yaşantıda bunun karşılığı yoktur.

Çünkü insan Benlik ile var edilmiş ve öylece seyir ediyordur.

Hatta hatta ZATİ SEYR ZEVK HALİNDE bile gene de BENliği ile bu seyri yapmmakta ve oracıkta seyreden gene kendisi, yani ZATİ SEYR ZEVK HALİNE eren insandır.

Zira eğer benlik tümüyle yok olsa, zaten bu zevk halini seyreden de olmayacak.

İşte….

Kıyamette bile, hesap için sadece bilfiil azıcık bir çekilme ile aralanacak olan perdenin tümüyle bilfiil kesret aleminden kalkması zaten muhaldir.

Çünkü zaten kalkarsa, yaratımın bir espriside olmaz. Zaten yaratım olmaz.

Yani velhasıl…

Bu seyr halini yaşayan da gene de yaratılan benlik olacağından, bu perdenin bilfiil kalkması mevzubahis olmayıp, böyle bir kalkışın olmasını düşünmek bile abesle iştigaldır.

Kişi sadece ZATİ SEYR ZEVK HALİNİ yaşayınca, bunun zevkini hisseder.

Acemi olup hakikatten bir nebze zevk edinip öylece seyredip marifete eremeyenler, aha buldum diyerek bu şekilde nidalar atacak.

Ama mutlak bir şekilde olayın hakikatının zevkine ve rengine bürünenler ise, halk içinde hak ile olarak, herbir yaratılmışın hakkını vererek yaşamaya devam edecek.

Yorum yapın