HER AN BİRBİRİMİZLE İLETİŞİMDEYİZ

Her birimiz sınırız frekans üretiriz. Bu ürettiğimiz frekansları her an yayarız. Birisinin yanına vardığımızda, istesek de istemesek de, onun rengine göre konuşuruz. Bazen asabileşir, bazen komikleşir, bazen sevinçleşir, bazen hüzünleşir ama her nedense bu durumun kaynağını ise bir türlü çözemeyiz.

İşte bu durum NAS suresinde bize bildirilmiştir. İnsanlardan ve cinlerden göğse inen vesveselerden bahsedilmiştir. İşte tüm bu vaziyet ortamda var olan yönlendirilmiş frekansların ruhumuz tarafından çözümlenmesiyle oluşur. Öylece halden hale gireriz.

Bir ortamda bulunan kişilerden ruh gücü baskın olan etki eder. Zayıf olan ise, etki alır. Onun için de önceki âlimler, öğrencilerini tam yetiştirmeden insanlara imam olarak görevlendirilmezlerdi. Öncellikle zahiri ilimleri öğretir, sonra batını ilimleri öğretir, öylece icazet verirlerdi. İcazet alan öğrenci artık donanımlı olmuş ve maddi veya manevi olarak kimsenin tesirinde kalmaz, öylece insanlığa hakikati ulaştırırlardı.

İnsanların olumsuz düşüncelerinin etkisinde kalmamak için, öncellikle itikadımızı düzenlemeli, iyi bir şekilde ilimle donanmalı ve kesin gerçek olan hakikatten ödün vermeden, duygusallıktan öte bir vaziyette, akıl ve iman dâhilinde kararlar almalıyız. Duygularına yenik düşen, birçok defa karşı tarafın etkisinde kalıp Allah’ın hududunu aşabilir.

Etrafa yayılan frekansları iyi analiz edenler ise, kalbinde geçeni yüzüne söylerler. Hemen dersin ki; o ne büyük evliya… Oysaki bunun bilinmesi, evliyalıkla alakası yoktur. Buna feraset demişlerdir. Bu da şöyle olur; kişi sahip olduğu kendi öz veri tabanını bilir. Sınırını kesinlikle belirlemiştir. Sonra biriyle yan yana gelince, kalbine gelen yabancı frekansları hemen fark eder. Sonra da o yabancı frekansları ortamın yönelimine göre seslendirir. Karşıdaki de, hemen der ki, kalbimi okudu, bu büyük veli diye düşünür.

Aslında bu düşünce bile frekans olarak karşı kişiye ulaşmış ve tebessüm etmiştir. Bu olayı ZEN ustaları da çözmüşlerdir. Bunu bilip bilmemek, dini İslami mubini tam tatbik etmekle alakası yoktur. İmanı olamayanlar bile bunu fark edebilirler. Ama imanı olmayanın ölüm ötesinde, tüm bu bildiklerinin ona bir faydası olmayacaktır.

Yorum yapın