AŞKIN GERÇEĞİ

Allah aşkı nasıl olacak? İnsana olan aşk nasıl olacak?  Aşkı kalbimize koyan Allah değil mi? Aşk yaratılmışsa ki yaratılan bir haslettir, kimse bunu inkâr edemez, o zaman bu aşk neyin nesidir?  Nerede, nasıl ve nereye kadar kullanılır? Hem Allah’ı severken hem eşimizi hem çocuklarımızı çok seveceğiz. Peki, aşk değimlidir?

Olay şudur; Aşk ile sevgi ve muhabbetin içerikleri bir birinden tümüyle ayrıdır. Kişi evlendikten sonraki sevgi artık aşk değil, teveddüdtür. Yani karşılıklı dönen Allah muhabbetidir. Ve çıkış noktası Allahın vedud esmasının tecellisidir. Hem vedud esmasının tecellisi varlığı ayakta tutar. Aileyi ayakta tutar. Köyü ayakta tutar. Halkı birleştirir ülke yapar, ulus yapar. İşte bu Allah’ın vedud esmasının tecellisinin şekil almasıdır.

Aşk ise, tek yönlü olup genelde tasavvuf yolunda olup yeni başlayanlarda olan haslettir. Zaten nefsi mutmainneye ulaşılınca, huşu ve huzur dolu bir kalp kap olur, rabbul âleminin deveran eden sevgisini aşikâr hissedersin. Bunun tadı başka olur. Aşk ile alakası yoktur.

Aşk nefsi levvamede başlar ve nefsi mülhimede zirve yapar. Nefsi mütmainnede ise aşktan emmare kalmaz.  İşte tasavvufta böyle, kul âşık olur rabbine, ama bu aşk kişiyi aşkta kilitlemek için olursa, kişiye sadece eziyet olur. Çünkü bu aşk kişiyi amelde yoğunlaştırıp mutmainnenin kapısını açtırmak içindir.

İnsanlar arasındaki aşk ise, yani birisinin birisine âşık olması olayı, onları birbirine kavuşturup aile olmaları içindir. Sonrası ise karı-koca arasında deveran eden bir sevgi başlar. Artık bu aşk değil, teveddüdtür. Evlilik olduktan sonra aşk biter, muhabbet başlar.

Eğer kız erkeğe âşık olursa veya erkek kıza âşık olursa ve hiç evlenmezseler, aşkları onları deli eder. Leyla ile Mecnun aşkı bundan gelir. Kays mecnun yani deli olmuş Leyla’nın aşkından. Çünkü ona kavuşmamış, kavuşunca ise kafasında akıldan tek emmare kalmamış ve artık istememiş.

İşte Allah aşkı da öyledir. Eğer Mutmainneye ulaştıracak çalışma olmaz ise, işte o zaman aptalca şeyler başlar. Derviş ne yaptığını bilmez olur. Deli divane olur ama bir türlü mutmainneye ulaşmaz. Derin huşu ve huzura merhaba diyemez olur.

İşte onun her şeyin hakkını yerinde verip, bir üst basağa çıkmaya gayret edeceğiz. İçinde olduğumuz konumun hakkını vermezsek, bir üst basamağa çıkmamız zorlaşır. Allahın çok kulları da vardır k, levvame ve mülhimede oluşan aşka kapılmadan direk mutmainneye huşu ve huzur içinde göz açarlar. Bize en sevimli gelen yolda bu cihettir. Çünkü aşka kapılıp orada donakalanların sayısı oldukça kabarıktır.

Aşk öyle bir göz boyaması yapar ki, bir üst merhaleye çıkmak için güçlü bir elin dervişi oradan koparması ve uyandırması icap eder. Onun içinde âcizane tavsiyemiz,  gözümüzü huşu ve huzurda sabit etmeye gayret etmektir. Çalışma ve gayret bizden, Tevfik Allah’tandır.

Yorum yapın