ZEN NEDİR

Esas güzellik, iman ve amelle Allah cemaliyle buluşmaktır. İşte gerçekten sevinç çığlığı o an atılır. İşte o zaman sonsuz bayrama ulaşırsın. Bunu böylece bildikten sonra ZEN hakkında az malumat yazalım.

İnsan evladı anne karnında 120. Güne ulaşınca Allah indinden kendisine sonsuzluğa açılan bir pencere olarak ruh üflenir. Bu ruh üflenince insanın et kemik bedeninin ölümüyle beraber üflenen ruhun üzerine binip yaşamını devam ettirmesi için kendisine et kemik bedenin avantajlı konumunu kullanarak ikinci bir beden oluşturmaya başlar.

İşte bu ikinci beden tümüyle bu bedenle tıpatıp aynıdır. Bedenin şekli ve şemaili nasıl değişim gösteriyorsa, işte o ikinci beden de öylece konumlanır. Ama et kemik bedenden ayrı bir hüviyete sahiptir. Yemeğe ve içmeye ihtiyacı yoktur. O sırf bir yaşam frekansıdır. Ve üflenen ruha ev sahipliği yapar.

İşte ZEN dediğimizde bu bedene işaret ederiz. Bu beden, et kemik bedenin istek ve arzularından uzak olarak yaşanıldığında, hafifler. Artık bu et kemik bedenden bağımsız hareket edebilecek kuvvete de ulaşır. Bu işlev her kişi için mevzubahistir.

Yani kişi nefsi terbiye denilen dışsal baskılama ile et kemik bedenin dürtülerini azaltmaya giderse, bu ikincil beden hafifleyip dışarılarda dolaşabilir. Hızı ise ışık hızından 33 kat daha hızlıdır. Yani o hızla dışarıda dolaşıp tekrar et kemik bedene girebilir.

Bu gidiş ve gelişler, hem böylece kuvvete ulaşmalar, eğer, iman ve ameli salih yoksa, ölüm ötesinde işine yaramayacaktır. Ölümle beraber tüm bu işlevini kaybedecektir. Çünkü şimdi et kemik bedenle intisaplı yaşadığı için, Allahın 99 esmanın tümüne seyrangahlığını sürdürür. Ama et kemik bedenin ölümüyle imansızdan rahim esması alınacak, artık tüm kuvvetini kaybedecektir.

İşte bundan dolayı, kişinin imanı ve ameli salihi yoksa havada uçarsa, suda yüzse veya tayyi mekan veya tayı zaman yapsa bile, buna istidraç denilecektir. Ölüm ötesinde bir şey elde edemeyecektir.

Dünya üzerinde birçok ZEN ustaları mevcuttur. İnsanlara ruhani vücutlarını hafifletip güzellikler yaşatmak suretiyle bir şeyler edindirirler. Hatta hatta bir çok kimyasal narkotik ilaç, tütsü veya buhurlarla, et kemik bedenin ruh üzerindeki hâkimiyetini kısıtlayıcı tedbirlerle sözde güzellikler yaşatırlar. Biraz geçtikten sonra eskisinden daha da hantal olurlar. Çünkü o maddeler bedende salgılama yapmış ve ruh bedeni biraz özgürleştirmiş, ardından o etki gittiğinde, eskiden beter olunmuştur. Bu olayı bilen mafyalar, insanları kandırıp öylece mal ve mülklerine el koyup onları da sahte maneviyat naraları ile kandırmaya devam etmektedirler.

Et kemik bedenin zevklerinin peşinde koşmak kişiyi ZEN’e ulaşmaktan mahrum eder. Onun için et kemik bedenin zevkleri ile uçup ZEN ustalığına soyunmak, büyük bir hayaldir. Genel olarak sahte zen ustaları, bedene kimyasal madde veya buhurlar koklatarak sahte ZEN’cilik oynarlar.

Ama Allaha ve Hz.Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem efendimize iman edip teslim olmadan, ZEN’e ulaşmak için gerekli olan tüm şartları yerine getirmek suretiyle ZEN ortamının verdiği hisle ruhani olarak uçup fena ve beka makamlarındaki huşuyu beklemek, hayal denizinde kulaç atmaya benzer. Ayrıca fena makamındaki Allah ile kaimliğini yaşamayı hissediş olmadan, bekaya dair meraka girmek ise, kişiye hayalden öte bir zevk vermeyecektir.

Özündeki o değer biçilmez katmanlara ulaşmak, ancak zikirle mümkündür. Zikrin birinci basamağı farzlara yapışıp haramlardan korunmaktır. Zikrin ikinci basamağı, Hz. Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem efendimizin öğrettiği dua ve zikirlerle hakka yaklaşmaktır. Farz ile helal haram, düsturlarına riayet etmeden, ulaşılacak hiçbir makam da olmayacaktır.

Ayrıca hiçbir ZEN ustası, onlara tüm dünyayı verseler de et kemik bedenin zevkleri içinde kör ve sağır olanla arkadaşlık etmez. Çünkü bu arkadaşlık onları maddenin kesafetine çekecek ve ruhi özelliklerini kaybettirecektir. Hiçbir ZEN ustası dünyalık ile dost olmuyorken, fena ve bekadan Allah nurunun kokusunu alan mı, dünyevi menfaat için dost olacak.

Yok, dostum yok, dünyevi menfaat için hürmet edenden uzaklaş ki hakkın tecellilerinin sırlarına vakıf olasın. Dünyevi tüm menfaatlerin getirisi WC’ye kadar sürer. Bunu tüm hayvanlar da yapar. Sen bunun için var olmadın dostum. Sen dünya için yaratılmadın. Ama dünyadan da nasibini sakın unutma. Rabbimiz “düyada da ahrette de güzellik iste” der.

İşte ey nefsim; dünyadaki nasibinin peşinde koşarken, Allahın sana üflediği ruhun verdiği his ile sende oluşturduğu sonsuzluk marifetinle eğer dünyaya meyl edersen, işte o zaman bu sonsuz ulaşım hevesini dünyaya çevirir ve asla tatmin olmadan içinde boğulup gidersin. Çünkü kalp ancak Allah zikri ile tatmin olur.

Yorum yapın