YA RABBEL ÂLEMİN SENİ TANIDIKTAN SONRA…

Seni tanıdıktan sonra akıl kendine geldi kendini tanıdı.

Beyin kıvamda kaldı kalble bir olup gülümsedi.

Seni tanıdıktan sonra ben kaldım karşında ve senle başladı hayat.

Öylece masiva terk etti zihnimi benle sen kaldık miraç anında.

Hayallerim genişledi ve seni sen olarak sevdi artık bu ben.

Seni tanıdıktan sonra çocuklarım artık senin emanetin olarak kaldı.

Tek yârim senle kaldı. Senin sevdiğin artık zihnimde cüsselendi ve sadece senin sedan onda kaldı.

Seni tanıdıktan sonra anam değer aldı, beni senin indinden alıp bende ben ettiği için onu daha sevdim. Çünkü onunla rahimiyetinin nakşı olarak beni dünyada zahir eylemiştin.

Beni yetiştiren babam senin hay ve kayyum esmanın tecelli nakkaşı olarak artık bende canlandı.

Seni tanıdıktan sonra kardeşlerim ayrı bir değer aldı. Çünkü onlarla afakımı daha bir seyir ettim ve öylece rahmetinin tecellisiyle onlardan kendime nazar edebildim.

Arkadaşlarım değer aldı, çünkü onlarla sana gelen yolda kuvvet buluyordum. Çünkü sosyal bir hayat vardı ve sana ancak bu sosyal hayatın hakkını arkadaşlarımla vereceğimi anladım.

Dostlarım değer kazandı, çünkü onlarla bütünleşmiştim bu deryada.

Düşmanım artık beni senden mahrum etmek isteyen her bir olgu oldu.

Sevdiğim senle olan kullar oldu.

Sevmediğim senin sevmediğin hasletlerle donatılıp senden uzak kalanlar oldu.

Küslüğüm sadece benim alakamı senden kesenlere kaldı.

Barıştığım senle iltifat kuranlarla olmaya başladı.

Savaştığım senle savaşanlara karşı şiddetlendi.

Yol arkadaşım sadece sana yol alanlar oldu.

Artık soyutlanmadım hayattan ve senle buluşup, senle konuşup, senle olanla olmaya başladım.

Seni tanıdıktan sonra artık mutlak benliğimi tanıdım ve sahibinin sen olduğuna ikna oldum. Öylece tüm bencilliğim son buldu.

Seni tanıdıktan sonra ben yeniden dirildim ve her bir şeyim senin emanetin olarak elimde şekillendi.

Seni tanıdıktan sonra sana kavuşmak için daha da şiddetlendi arzum. Çünkü bildim mutlak lika ancak ölüm ötesinde Hakk-el yakin olacağı hakikatinde gizli olduğuydu.

Derdimde dert doğdu. Çünkü artık tek saniye sensiz yaşamamak en büyük derdim olmuştu.

Peygambere komşu olmak ve senin veçhine en kapsamlı bakmak, artık benim artık en büyük derdim oldu.

Seni tanıdıktan sonra inancım artık katmerleşti ve yakinen bildim ki imansız olan kişi kaybetmeye mahkûmdur ve şeytana mahdumdur.

Seni tanıdıktan sonra bildim ki insan, mutlak gayb olanı tanıdığında, bildiğinde ve gördüğünde, artık gayb içinde gaybın olacağı hakikatinin zirveye kavuşacağını ve imanla daim olarak ancak marifetine sahip olacağı hakikatinin olacağı gerçeği olduğuydu.

Ve ben de seni biliyorum artık ve anlıyorum ki, inanmayanın tüm sezgisel gücünü kaybetmeye mahkûm olduğudur.

Çünkü senin zatın mutlak gayb olduğundan, sadece kendisine hep inanılacak ve yolunda olunup veçhine dönük yaşayanın mutlak hoşnutluğu elde edeceği gerçeğidir.

Anladım ki sen bir varlık değilsin, çünkü sen mutlak var olan zatsın.

Yönelinince mutlak bilinecek var olansın.

Seni tanıdıktan sonra, seni tanıyanın senin benlik vererek yarattığın kulun olduğunu, senin bana verdiğin ilmin ile bildim.

Öylece hırstan sıyrıldım ve kendi halime şükrederek önünde secdeye vadım.

Seni tanıdıktan sonra seni sevenin, senin kulun olduğunu senin verdiğin ferasetle ile bildim.

Çünkü bildim ki, sevgi ancak iki kişi arasında olur. İşte sen beni yaratıp benlikle donattığın için, veçhimi sana çevirip sevginle doldum.

Seni tanıdıktan sonra sana kavuşmanın, senin benlik vererek yaratılan kulun bencillikten arınarak sadece bakışın sana olduğunu hissettiği anda, kendisinden mutlak seyrin ortaya çıkışın olduğunu ve buna Allaha kavuşma diye isimlendiğini anladım.

Mutlak zatın Sen olduğunu senin seyrinle seyre daldığım anda veçhine dönük olarak bildim.

Seni tanıdıktan sonra seni arayanın da mutlak kulun olduğunu bildim.

Öylece zati seyir zevkine eren kulun marifetinin seni tanımak için kula verildiğini keşfettim.

Seni tanıdıktan sonra seninle savaşanın da seni tanımayan kuldan yükseldiğini fark ettim.

Seni tanıdıktan sonra sana küsenin de senin ulûhiyetine muttali olmadan, rububiyetini tanımadan ve melikiyetine teslim olamadan yaşama bakan olduğunu bildim.

Seni tanıdıktan sonra senin kelamının kuldan tecellisine muttali oldum ve kulun nefsinin araya karıştığı kelamın kuldan zuhur ettiğini ama he ne kadar kuldan zuhur etse de yaratıcısının sen olduğunu bildim.

Seni tanıdıktan sonra artık her şeyi sadece senden bildim.

Bir de baktım ki daha ne diyeyim, diyen de sana secdeye varan kuldan tecelli ettiğini müşahede ettim.

İşte! Şimdi sana teslim bir kul olarak söylüyorum, daha ne diyeyim?

Ey! Nakşını Zahir esmasıyla zuhur edip zatıyla gizliyim diyen apaçık hazine…

Söyle daha ne diyeyim? Ben sana teslimim ve kulluğu en büyük mertebe bilirim.

Yorum yapın